Bekir AYAZ – Kısa adı TMOK olan Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi 1908 yılında Selim Sırrı Tarcan önderliğinde Osmanlı Millî Olimpiyat Cemiyeti adıyla kurulmuş olup İlk olarak Olimpiyat Komite başkanı Ahmet İhsan Tokgöz getirilmiştir.
1924 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye Millî Olimpiyat Cemiyeti kamu yararlı bir kuruluş olarak kabul edilmesiyle birlikte 12’si seçim 11’i atama ve 1 tanesi vekâleten olmak üzere toplam 26 başkan görev yapmıştır.
Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi Genel Sekreterliği 8’i seçimle 4 ‘ü atamayla olmak üzere toplam 12 Genel sekreter görevini yürütmüş ve mevcut Genel sekreter 2003 yılından itibaren 23 yıl aralıksız bu görevi yürütmektedir.
Uluslararası Olimpiyat Komitesi (İOC ) Türkiye’yi 7 kişi temsil etmiş ve son temsilci 2008 yılından beri bu görevi sürdürmektedir.
Günümüzde her şey hibrit bir modele dönüşürken spor kültürü gelişmemiş ülkemizde Olimpiyat Milli Futbol takımız 1924 yılında düzenlenen Paris, 1928 yılında düzenlenen Amsterdam, 1936 yılında düzenlenen Berlin, 1948 yılında düzenlenen Londra ve 1960 yılında düzenlenen Roma Olimpiyatlarına katılmıştır. 1960 yılından itibaren düzenlenen toplam 14 Olimpiyat oyunlarına katılma başarısını ne yazık ki gösterememiştir.2024 yılında Paris’te düzenlenecek Olimpiyatlara katılıp katılmayacağız konusunda kararı siz değerli okuyuculara bırakmak istiyorum.
Olimpik Sporcu ve seyirci kültürüne sahip olmayan Türkiye her seferinde Olimpiyat oyunlarına aday olarak adını uluslararası arenada lanse etmekte olduğunu görmekteyiz. Spora bakış açımız her zaman olduğu gibi başarısız olsun ama benim adamım olsun mantığı. Bu mantık maalesef artık sorgulanabilir bir vaziyet hali almıştır.
Efendiler!
Dünya çapında sporda başarılı olmuş ülkelerin eğitim ve spor politikasına göz gezdirdiğimizde; sporun bir devlet politikası olduğu, eğitimin en alt kademesinden en tepe kademesine kadar yer aldığını görmekteyiz.
Bu nedenle, taban seviyesindeki organizasyonel değişim, daha yüksek eğitim seviyeleri için büyük önem taşır ve derinlemesine çalışmayı, ticarileştirme süreci, düşük yatırım ve hızlı geri dönüşlü ekonomik yatırımlar için spor veya disiplinlere ağır basan okul öncesi eğitim kademesinden başlayarak sporun tabana kadar indirgenmesi gerekmektedir.
Türk sporunun dikkate değer gelişimi sağlamak, bu başarılı spor politikasının arkasındaki kurumları ve sürücüleri tanımlama ve anlama konusunda spor kültürü yayılmacı bir politikayla tabana kadar indirgenmelidir. Devletin bir Spor Politikasının olması gerekmektedir.
Uluslararası arenada Türkiye’nin imajına prestij kazandırmak ve müsabakalarda başarı elde edilmek isteniyorsa performansa dayalı başarıya endeksli Zafer planı hazırlanmalıdır.
Başarıya giden yolda koltuk uğruna biat kültürünü benimseyen, sporun S sinden anlamayan hantal ve üretemeyenler beyinler yerine, sporun içinden gelen, spor kültürünü almış, disiplinler arası konuya vakıf, vücut anatomisini bilen, teknik, taktik ve kondiksiyon konularına hâkim, Uluslararası deneyimi olan idareciler seçilmelidir.