Nazik ORAN – İHANETE UĞRAMIŞ BİR ADAM…
Uzun zamandan bu yana bazı sebeplerden dolayı yazılarımla sizlerle birlikte olamıyordum.
İş, aile ve dünyevi zamanlardan arta kalan zaman dilimlerinde fırsat buldukça sizlere hem erkek hemde kadınların hayatlarından örnekler vermeye devam edeceğim.
Bugün çok yakın bir aile dostumuzun eşi tarafından sinsice ihanetini konu alan bir yazıyı paylaşmak istedim. İhanete uğrayan adamın hikayesi..
Hemde öyle bir hikaye ki, ne başı nede sonu belli….
Her şey bir bakışla başlar…
İhanete uğrayan adamın hayatı masallardaki gibi büyülü ve mükemmel bir aşk hikâyesi ile başlar.
Kendini o kadar çok kaptırmıştır ki sanki dünya ile ilişkisini kesmiştir
Bu esnada zaman su gibi akıyordur onun için. Milyonlarca güzelliği ile kalbini, gözlerini, hislerini ve tüm benliğini o büyüsüne kaptıran tozpembe bir aşk doludizgin devam ederken…
İşte o an bir fırtına kopar!
İşte o beklenmedik an gelir. Uğruna inandığı her şey yalan çıkar. Hani küçük bir çocuğa ebeveyninin; “Biz senin annen, baban değiliz.” demesi kadar acı ve inanılması güçtür onun için bu ihanet. Küçücük dünyası ona dar gelir ve bu günden sonra büyümeye başlar o çocuk.
Aniden gelen biri kalbimi sıkıyor hisleri…
Hani erkekler ağlamazdı? Koskoca bir yalanmış meğer! Öyle bir ağlar ki; gözleri kan çanağı olana dek, gözaltları mor rengini alıncaya kadar ağlar.
Dünyası başına yıkılmıştır, ateş düştüğü yeri yakar hesabı onu anlayan da yoktur. Kendi içinde acısını yaşamaya devam eder.
Geceler onu kara bir bulutla tozpembe anılarına yolculuk yaptırır
Geceler onun düşmanı olmuştur artık. Her şey yok olmuştur, geriye kalan tek şey: “Anılar!”… Yürüdükleri sokaklar, gittikleri cafeler, paylaştığı heyecan, onu üzecek en ufak bir şeyi bile yok etme arzusu, duyduğu tutku, gözlerindeki sevda, elini tuttuğunda hissettiği o yüce aşk ve koskoca bir gelecek… Hepsi öldü.
Akla geldikçe, ruhunu parçalayan o soru: “Neden?”
Sürekli sorgulanan ve beynini kemiren soru “Neden?”… Bundan kurtulmanın tek yolu belki de zamandı. Ama o zaman geçinceye kadar, o adamın acılı ve en berbat yollardan geçmeliydi. Çünkü her şeyin ilacı olan zaman acıydı, acı olsa da şifayı bulmak için sabretmek gerekti.
Peki ya şimdi? Ne haldedir dersin o adam?
Peki ya o yara kapandı mı? O yara hâlâ orada ve hiç kapanmayacak, imkânsız bir şey o. O artık onun bir parçası ve onunla mezara kadar gidecek. Şimdi ise o adam harika ve mükemmel! Hem de hiç olmadığı kadar iyi. İnsanlara güvenemeyen adam, o kadar güçlüdür ki; yıkamazsınız!
“Hayat üzerine hep toprak atacaktır; her türlü yük ile kuyudan çıkmanın sırrı, bu yükü silkeleyip bir adım yükselmektir.” -La Edri
Unutma “en dibe vurduğunu” düşündüğünde her dibin bir dibi olduğu aklına gelsin ve daha fazla dibe batmadan yükselmeye başla.
KADIN NEDEN ALDATIR?
Aldatma konusunda kadınlar genellikle erkeklerden çok farklı davranırlar. Bir erkeği yatağa atmak gibi bir düşünce genellikle evli kadınlarda pek yoktur. Onların derdi duygusal bir ilişki kurabilmektir. Kadınlar sevilmek, âşık olunmak, hayran olunmak, değerli bulunmak isterler. Özellikle eşlerinde bu tür doyumları bulamayan, sevildiğini, önemsendiğini hissedemeyen, duygusal açlık çeken kadınlar ihanet eder. Ayrıca daldan dala konmaz, kolay partner değiştirmez ve ne yaşarlarsa yaşasınlar, aldatan taraf olmanın acısını yüreklerinde hep hissederler. Hatta bu suçluluk duygusu bazen o kadar yoğun olur ki, tıpkı katilin olay yerine gelmesi gibi adeta kendi kendilerini ele verir ve böylece cezanın peşine düşerler.
ALDATILAN KİŞİ NE YAPMALI?
Aldatılmak her ne kadar insanın yüreğine hançer gibi saplansa da, olaya her zaman serinkanlılıkla yaklaşılmalıdır. Yaşananlar yakınlarla değil, olaya tarafsız yaklaşabilecek bir psikologla paylaşılmalı ve konuya ilişkin kararlar hemen alınmamalıdır. Terapi seanslarında önce olaya duyulan yoğun duygusal tepkiler boşaltılmalı, daha sonra da yaşananların nedenleri üzerinde ayrıntılı bir çalışma yapılmalı, son karar ancak bundan sonra alınmalıdır çünkü ihanetin acısıyla alınan kararlar genellikle karşı tarafı cezalandırmaya yönelik olsa da hiç hak etmediği halde ihanete uğrayan kişiyi cezalandırır.
Ayrıca ihanete uğrayan kişiler bu tür olayları kendilerine yönelik bir aşağılama, beğenilmeme, reddedilme gibi değerlendirmemeli, hayatta yaşanan her şeyde olduğu gibi burada da farkındalıklarını arttırmaya gayret etmeli ve bu acı olayda bile gelişmenin ve bir daha aldatılmamanın yollarını aramalıdırlar.
Sevmek ihaneti değil, sahiplenmeyi ve emeğin karşılığını vermekle mümkündür…
Her şey gönlünüzce olsun….