*Batman Çevre Gönüllüleri Derneği’nin bileşeni olduğu ve güç birliği yaptığı Türkiye Çevre Platformu, 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle kamuoyuna duyarlılık çağrısı yaptı ve sulak alanların hızla yok olma tehdidiyle karşı karşıya olduğuna bir kere daha dikkat çekti.
“SULAK ALANLAR EKOSİSTEMİ TEHDİT EDİYOR”
Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle ülkemizin bütün bölgelerinde örgütlü olan Türkiye Çevre Platformu, yazılı basın açıklaması yaptı. Sulak alanlar; yeryüzünün en zengin ve en üretken ekosistemlerini oluşturmaktadır. Türkiye Çevre Platformu Yürütme Kurulu Üyesi ve Batman Çevre Gönüllüleri Derneği Başkanı Hasan Argunağa, 1971 yılında İran’ın Ramsar şehrinde imzalanan ve 1975 yılında yürürlüğe giren Ramsar Sözleşmesinin, sulak alanların korunması ve sürdürülebilir kullanımını sağlamayı amaçlayan uluslararası bir sözleşme olduğunu anımsatarak, ülkemizin bu sözleşmeyi imzaladığı söyledi. Argunağa, “Kurulduğu 2001 yılından beri dağa, çevre ve ekoloji mücadelesi veren kentimizin en aktif çevre örgütü olan Batman Çevre Gönüllüleri Derneği olarak 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle bütün bölgelerde çevre ve ekoloji mücadelesi veren onlarca sivil toplum örgütlerinin çatı örgütü olan Türkiye Çevre Platformu’nu destekliyoruz dedi ve basın açıklamasındaki önemli başlıkları kamuoyuna duyurdu. Açıklamada, özetle şöyle denildi: “Sulak alanların yok olması, ekosistemlerin bozulması demektir. Türkiye’deki sulak alanların büyük çoğunluğunda, bu alanları besleyen kaynaklar üzerine baraj yapılması; yönlerinin değiştirilmesi ve sistemden aşırı miktarda su alınması; tarımsal, evsel ve endüstriyel atıklardan kaynaklanan kirlenme sonucu su niteliğinin bozulması; tarımsal alanlar ve yerleşim bölgeleri açmak amacıyla sulak alanların kurutulması ve doldurulması, Küresel ısınma ve beraberinde getirdiği kuraklık, insan kaynaklı tehditlerle beraber, su kaynaklarımızı ve sulak alanlarımızı geri dönülmez bir noktaya getiriyor. Sulak alanlar; biyoçeşitliliğin korunması, taşkın kontrolü, tarımsal faaliyetlerde kullanılan yeraltı sularının beslenmesi, fırtınalardan koruma, besin depolama, iklim değişikliğinin kontrolü, bitkiler vasıtasıyla ağır metallerden suyun arıtılması gibi birçok işlevi vardır. Ormanlardan 3 kat hızla yok olan sulak alanlar, yerkürenin en çok tehdit altında olan ekosistemleridir.”
TOPLUMSAL DUYARLILIK ÇAĞRISI YAPILDI
Türkiye Çevre Platformu’nun basın açıklamasında sulak alanların korunması için öneriler sunuldu: “Sulak alanlar tropik yağmur ormanlarından sonra biyolojik çeşitliliği üzerinde barındıran yegâne alanlardır. Dünyadaki canlı türlerinin yaklaşık %40’ı sulak alanlarda yaşamaktadır. Ülkemizde 122 sulak alan bulunmaktadır. Bunların 14’ü Ramsar Alanı, 59’u Ulusal Öneme sahip Sulak Alan ve 49’u Yerel Öneme sahip Sulak Alandır. Günümüzde sulak alanlar; yapılaşma, kirlilik, kurutma, aşırı kullanım gibi sorunlar nedeniyle yok olma tehdidiyle karşı karşıyadır. Bu konularda yerel halk, yöre milletvekilleri ve ulusal kamuoyu bilgilendirilmeli, sulak alanlara sahip çıkılması sağlanmalıdır. İstanbul’da yapımı tartışılan Kanal örneğinde olduğu gibi (Terkos, Küçükçekmece, Sazlıdere) daha fazla sulak alan ve su kaybına yol açacak girişimlerden derhal vaz geçilmelidir. Avrupa Birliği Yeşil Mutabakatı için çalışmalar yapan çevre örgütlerinin üst çatısı olan Türkiye Çevre Platformu basın açıklamasında karar vericiler göreve çağrılırken, şu görüşler dile getirildi: “Sulak alanlarda rasyonel kullanımı gerçekleştirebilmek ve etkili bir koruma sağlayabilmek için; her bir sulak alan için sosyal, ekonomik ve ekolojik bütünlük içerisinde tüm sektörleri entegre eden “Sulak Alan Yöntemi Planı” geliştirilmeli ve bu planların uygulanması sağlanmalıdır. Bu konularda yerel halk, yöre milletvekilleri ve ulusal kamuoyu bilgilendirilmeli, sulak alanlara sahip çıkılması sağlanmalıdır. Alınacak olan önlemler de; her bir yer için açık olarak ilan edilmelidir. Sulak alanlar, başta kendi yaşamımız ve ekosistemimiz için vazgeçilmezimizdir. Bindiğimiz dalı kesmeyelim, sulak alanlarımızı gözümüz gibi koruyalım.”