Sene 1981, Kızıltepe’de hafta sonu gezintisindeyim. Çarşı merkezinden geçerken eski özgürlük meydanının yanında Cemil Aydoğan’a ait Mezopotamya Gazetesinin önünde durdum ve o an Gazeteci olmaya karar verdim.
9 yaşındaydım. Mezopotamya Gazetesinin Ofisinin camından içeri baktığımda, uzun boylu, geniş omuzlu, heybetli ve kızıl saçlı bir adam oturuyordu. Adı Cemil Aydoğan. Ofisten içeri büyük bir heyecanla girdim ve amca ben GAZETECİ olmak istiyorum dedim. Aradan bir hafta geçti Basın kartım ve ilk makalem gazetede yayınlandı.
1986 yılında İse Eski Devlet Bakanı Masum Türker tarafından kurulan Vuslat Dergisinin öğrenci muhabirliğine geçtim.
1991 yılında ise ülkemizin gurur kaynağı olan Gazeteci Adnan Avuka ile Meslek hayatında ve habercilikte ilerlemeye ve artık ismimi duyurmaya başlamıştım. İlerleyen dönemlerde ise Mardin Belediyesi Basın ve Halkla İlişkilerde Adnan Avuka’nın yardımcılığını yapmıştım.
Derken ; Ulusal Medya’ya adımımı Yıldız Tv Genel Yayın Yönetmeni olarak başlamış ve ardından Tercüman Gazetesi, Akşam Gazetesi , Posta Gazetesi gibi ulusal mecralarda Köşe Yazarı olarak görev yaptım.
SKY Türk ve ART’de Program yapımcısı ve sunucu olarak görsel basındaki yerimi aldım.
En Son Uluslararası İnternet Haberciliğinde Sevgili abim Müslüm Aktürk ile çalıştım.
Kısacası 43 yıldır memleketin sosyal ve siyasi dokusunu inceleyip, habercilik alanında yarım aşıra yakın bir süredir hem GAZETECİ, hem de SOSYAL HİZMET UZMANI ve YAŞAM KOÇU olarak hizmet vermekteyim.
Benim CV’im öyle kolay bir CV değildir. Yazmakla bitmez, okumakla anlaşılır bir yönü yoktur. Allah bana çalışma sahası bolluğu nasip etti. NAZAR ETMEYİN EMİ…
Dolayısıyla ben bir şey yazıyorsam mabad’tan değil, deneyimden ve hakikatten yazıyorum. Şimdi de keskin kalemimi ve yürekli bir makalemi yazıyorum.
EVET VEFASIZ ŞEHİR MARDİN ….
Yıl 2024 ve ayakların baş, başların ayak olduğu, edep ve haya’nın kaybolduğu. Kibir ve ahlaksızlığın boy gösterdiği, çocuk ve gençlerinin istikballerinin karartıldığı, HADSİZLİK ve edepsizliğin pirim yaptığı, önüne gelenin iş adamı, iş kadını, kanaat önderi, aşiret maşiret ayaklarıyla BOŞ BELEŞhallerine kılıf buldukları. Arsızın hırsızın makam ve mevki sahibi olduğu. Liyakatsızlığın zirve yaptığı, hayatında iki kitap okumamış insanların HAYAT DERSİ verdikleri bir şehir haline gelmiiş Mardin…
Aslında bu yazdıklarım sadece Mardin’in değil, ülkenin genel halinin bir özetidir. 43 yıldır aranızda ve içinizdeyim. Yahu hepinizin ciğerini bilirim haaa…
Gelelim Mardin’e hizmet vermeye gelen bürokrat yapılarına … Bu şehir hırsız Vali’mi görmedi. Bu şehir arsız il Müdürlerimi görmedi. Bu şehir PKK ve FETÖ’ye uşaklık ve köpeklik eden Devlet memuru mu görmedi. Bu şehir neler gördü neler. Devlet şerefini, Vatan borcunu, kendi aile şerefini biad ederek satan yetkili mi görmedi. Elbette canla başla çalışan adam gibi adamlarıda gördü ama az gördü. Tadımlıktılar yani, doyumluk değil. Bu şehir doyamadı adam gibi adam görmeye…
Bu şehir din ticareti yapan müşrikleri mi görmedi …
Bu şehir kendi halkına zulüm yapan namusuzları mı görmedi…
Bu şehir kendi hemşerisinin, yetiminin, mazlumunun hakkını yiyeni mi görmedi …
Söyleyin bana bu şehir neler gördü neler …
Bugün ki siyasi tabloya ve Bürokrat yapısına baktığınızda zaten ne demek istediğimi anlayacaksınız ve hatta daha fazlasını anlayacaksınız.
Birkaç iyi adam dışında ADAM KALMAMIŞ bizleri yöneten, topluma ve Devlet’e hizmet eden. Ben lafımı esirgemem ve mesele ülkem olduğu zaman babama bile eyvallah demem. Emin olmadığım kimseyi de kalemime misafir etmem.
Biliyorum yazı çok uzun oldu ama daha uzun olacak. Çünkü artık değişim başlayacak ve buna hepimiz destek vereceğiz.
Mardin’in şerefli halkının daha fazla sömürülmesine.
Mardin’in aslan gibi gençlerinin daha fazla eziyet görmesine
Mardin’in hakkaniyetli adamlarının daha fazla kenara atılmasına…
Mardin’in ayakları öpülesi annelerinin göz yaşı dökmesine sebep olan namussuzları ve vatan hainlerinin artık boy göstermesine ve İsrail gibi kirli ruh taşıyanların kibirlerine ve rantlarına izin vermek yok.
Mardin hepimizindir ve çalışacağız.
Koca şehirde hakikat ve edep çerçevesinde yönetimde olan insaan sayısı maalesef iki elin parmak sayısını geçmemektedir ama aslında baktığınızda Mardin’den dünya’ya ışık saçan bir sürü değerli insan vardır. ama dedim ya HAD ve EDEP kaybolduğu için bu insanlar kenarda sıkışıp kaldılar. Arsız memlekete hakim olduğu için EDEPLİ edebinden ötürü sustu kaldı.
Önemli bir Vali geldi Memlekete. Adı Tuncay Akkoyun. Önemli bir siyasetçimiz vardır aktif görevde Adı Veysi Şahin, diğeri de Hayrettin Demir. Önemli Bürokratlarımız, il müdürlerimiz vardır. Bu şehrin aslan gibi sanayicileri vardır Ahmet Azun, Rıdvan Aşar gibi. Bu şehrin önemli girişimcileri vardır Veysel Altıntaş, Fırat Bakaç gibi. Bu şehrin gurur duyduğu gençleri vardır Zahit Mungan gibi.
Ama bu şehrin yaşayan efsaneleri de vardır. Zeynel Abidin Erdem ve Ömer Özel gibi.
Evet yazımın başlığına konu olan Zeynel Abidin Erdem ve Ömer Özel’e gelelim. Aslında bu saatten sonra en önemli ve en ağır yük bu iki isme kalıyor. Zeynel Abidin Erdem’i yazmak o kadar kolay değildir. Belki de Cumhuriyet tarihimizin gelmiş geçmiş en önemli beyinlerinden birisidir. Bir kalemin onu yazması kolay değildir. Yaşayan kütüphane ve yaşayan koca bir çınardır ve Allah nasip ederse o hayattayken onun belgeselini çekip gelecek nesillere armağan edeceğim.
Ömer Özel ise bu kadar genç yaşta kendini bu ülkeye adamışlığı ve yaşadığı topraklarda edebi, zekası, ahlakı ve başarılarıyla eserlere imza atmış gurur kaynağımızdır.
Ömer Özel belki de Mardin tarihinde yerini altın harflerle yazdırmış Rahmetli Fehim Adak, Nezir Devrimci, Aziz Sancar gibi efsaneler arasında adını yazdırmayı haketmiş ve herşeyi bir kenara bırakın o mütevazi ve kibri katletmiş yapısıyla geleceğe dair umudumuzdur.
Şimdi çakalların olduğu yerde aslan’larımız uyandı artık. Hadi beyler yazı dizimiz başlıyor. MARDİN HEPİMİZİNDİR….
Murat Çuhadar
Türkiye’nin Yaşam Koçu