DOLAR
36,4339
EURO
38,1549
ALTIN
3.441,38
BIST
9.602,16
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul
Hafif Kar Yağışlı
2°C
İstanbul
2°C
Hafif Kar Yağışlı
Pazar Parçalı Bulutlu
5°C
Pazartesi Parçalı Bulutlu
7°C
Salı Açık
9°C
Çarşamba Parçalı Bulutlu
11°C

“GELECEĞİMİZ İÇİN SULAK ALANLARI KORUMALIYIZ”

“GELECEĞİMİZ İÇİN SULAK ALANLARI KORUMALIYIZ”
07.02.2025 09:08
10
A+
A-

Aralarında Batman Çevre Gönüllüleri Derneğinin de bulunduğu, doğa, çevre ve ekolojiyi savunan ülkemizdeki 80 sivil toplum örgütünün güç birliği yaparak oluşturdukları Doğaya Güç Kat Ağı, Sulak alanların korunması amacıyla yazılı basın açıklaması yaptı. Batman Çevre Gönüllüleri Derneği olarak desteklediğimiz basın açıklamasını kamuoyuna sunuyor ve herkesi duyarlı olmaya davet ediyoruz.
BASINA VE KAMUOYUNA!..

Geleceğimiz İçin Sulak Alanları Korumalıyız!

2 Şubat 1971’de, İran’ın Ramsar kentinde ülkeler bir araya gelerek akarsuların, deltaların, göllerin, lagünlerin, sazlıkların, bataklıkların, turbalıkların kısacası sulak alanların korunması amacıyla hazırlanan uluslararası sözleşmeyi imzaya açmışlardır.
1997 yılından bu yana Sözleşmenin imzaya açıldığı gün olan 2 Şubat; “Dünya Sulak Alanlar Günü” olarak kutlanmaktadır. Sözleşmeye taraf olan 172 ülkenin kamu kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları tarafından sulak alanların korunması amacıyla kamuoyunu harekete geçirmek ve hükümetlerin dikkatini çekmek için çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.
Ramsar Sekreteryası tarafından 2024 Dünya Sulak alanlar Gününün teması “Sulak Alanlar ve İnsan Refahı” olarak belirlenmiştir. Bunun nedeni, sulak alanların yeryüzünün en değerli ekosistemlerinin başında gelmesidir. Sulak alanlar, bulundukları bölgenin su rejimini düzenlemekte, iklimini yumuşatmakta, küresel düzeyde iklim değişikliğini kontrol etmekte ve insan refahı için daha pek çok fayda sağlamaktadır. Balıkçılık, hayvancılık, saz kesimi, turizm, rekreatif kullanımlar vb. sağladığı faydalarla bulundukları bölgenin ekonomisine önemli katkılarda bulunmaktadır.
Sulak alanlar, tropikal ormanlar ile birlikte yeryüzünün en verimli ekosistemleridir ve çok zengin biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Dünya’daki canlı türlerinin yaklaşık %40’ı sulak alanlara bağımlı olarak yaşamaktadır.
Bizim gibi yarı kurak iklim kuşağında yer alan ülkeler için suyun ve sulak alanların korunması daha da önem taşımaktadır. Ne yazık ki hükümetler bunun farkında olmasına rağmen yeterli önlemleri almaktan çok uzaktır.
Türkiye, tam adı “Sulak Alanların Korunması Sözleşmesi” olan kısa adıyla Ramsar Sözleşmesine 1994 yılında taraf olmuş ve sınırları dahilindeki sulak alanları koruyacağını uluslararası düzeyde taahhüt etmiştir. Ancak, sıtma hastalığını önleme amacıyla ülkemizde başlayan sulak alan kurutma çalışmaları, imzalanan uluslararası sözleşmeler ve çıkarılan yasal düzenlemelere rağmen artarak devam etmiştir.
Son 70 yılda ülkemiz sulak alanlarının %60’ından daha fazlasını yanlış su politikaları ve uygulamaları nedeniyle kaybedilmiştir. Orta Anadolu’da ve Göller Bölgesinde sulak alanlar neredeyse kalmamıştır. Sadece ülkemizin değil bulunduğumuz coğrafyanın da en önemli sulak alanları arasında yer alan Ereğli ve Hotamış Sazlıkları, Akşehir, Seyfe, Tersakan ve Eşmekaya gölleri artık yok. Eber, Burdur, Kulu, Bolluk ve Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölü, yine Türkiye’nin en büyük tatlı su gölleri olan Beyşehir ve Eğirdir gölleri ise hemen önlem almadığımız takdirde kaybetmek üzere olduğumuz sulak alanlardadır. Varlıklarını sürdürebilenler ise kirlilik nedeniyle içler acısı durumdadır. Akarsularımızın durumu da farklı değildir, Büyük Menderes, Gediz, Ergene, Seyhan, Ceyhan gibi önemli akarsularımız her geçen gün biraz daha kirleniyor ve kullanılamaz hale geliyor. Yer altı su seviyesinin düşmesinden ötürü dünyanın incisi olarak tanımlanan Meke Gölü kurumuştur. Konya Ovası’nda yer altı su seviyesi son 30-35 yılda en az 35-40 metre düşmüş ve birçoğunda artık su yoktur. Ülkenin hemen her tarafında aşırı kullanım nedeniyle yer altı su seviyesi düştüğü için obruklar oluşmaya başlamıştır.
Yanlış tarım politikaları ve su yönetimi nedeniyle Anadolu hızla çölleşmeye doğru gitmektedir.
Peki, ne yapılmalı?  Suyu doğru yönetmeli ve daha akılcı kullanmalıyız.
Su kaynaklarımızın %64’ü tarımda kullanılmaktadır. Tarımda su tüketimini azaltmak için özellikle ülkemizin kurak bölgelerinde, az su tüketen tarımsal ürünlerin ekimi teşvik edilmeli, acilen suyun tasarruflu kullanımını sağlayacak sulama yöntemlerinin yaygınlaştırılması için daha fazla kaynak ayrılmalıdır,
Su ve arazi kullanım planları yapılırken sulak alanların korunması ve akılcı kullanımı dikkate alınmalıdır,
Dünyanın birçok ülkesinde olduğu üzere, kaybedilen sulak alanların geri kazanılması (yeniden oluşturulması) için acil eylem planları geliştirilmeli ve uygulanmalıdır,
Kirliliğin önlenmesi için yasaların öngördüğü tüm tedbirler acilen uygulanmalıdır,
Ve en önemlisi tüm canlıların ihtiyacını bütünsel bir yaklaşımla ele alacak, yer altı sularının kullanımını da kapsayacak SU KANUNU ivedilikle çıkarılmalıdır.
Unutmamalıyız, sularımızı ve sulak alanlarımızı bu şekilde yönetmeye devam edersek bırakın sulama suyunu yakın gelecekte insanlar Orta Anadolu’da içme suyunu dahi bulamayacaklar!
DOĞAYA GÜÇ KAT AĞI

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.